Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kastlar
Kast biçimindeki tabakalaşma sisteminde eşitsizlik, tamamen kalıtımsaldır.
Hindistan'ın Hindu kastları, bu tabakalaşmanın tipik örneğidir.
Sistemin başlıca özelliği, belirli tabakalardaki üyeliğin bireylerin kendilerine
verilmesi ve aynı geleneksel mesleğe sahip olmalarıdır. Doğuştan
kazanılır ve değiştirilemez. Yaşamı boyunca bir kimsenin toplumsal
durumunu kimse değiştiremez. Örneğin evlenmeler, aynı kast içinde
olmalıdır. Kast sistemi, ekonomik farklılaşma ile açık bir biçimde
bağlı olunan genel bir özelliğe sahiptir.
Teorik olarak dört geleneksel Varna ya da kast vardır. Bunlar:
Brahmans (Rahipler, öğretmenler), Kshatriyas (Savaşçı ve asilzadeler),
Vaishyas (Tüccar ve zanaatkarlar) ve Sudras (Köylüler ve el işçileri)
dir.
Bunların dışında kast dışı milyonlarca dokunulmaz harijanslar
vardı. Hint kast sistemi, üç bin yıl geriye giden bir geçmişe sahiptir.
Hindu dini ile içiçe girmiş bir sistemdir. 1901 yılındaki sayımda 2000
den fazla "Jati" denen yersel olarak dağılmış kast alt bölümleri saptanmıştı.
Bu yüzden uygulamada çok karmaşık bir sistemdir. Alt bölümler
de kapalı, endogam ve doğuştan edinilmiş birimlerdi. Çocuklar
babalarının kastından başka bir kasta geçemezler.
Kast sisteminin ortaya çıkışı ile ilgili açıklamaları Bottomore şöyle
özetliyor:19
"Kastın ortaya çıkardığı sosyolojik sorun, bu kendine özgü toplumsal
tabakalaşma tipinin varlığı ve sürekliliğini açıklamaktadır.
Açıklanması iki biçimde aranabilir; ya tarihsel olaylar bakımından
ya da bugün Hint toplumunda bulunup başka yerlerde bulunmayan
bazı öge ve öğeler bakımından. Herhangibir tarihsel açıklama, bilginin
bugünkü durumunda spekülatif olmaya mahkûmdur ve değeri
yeni tarihsel araştırmalara yöneltmekten ibaret kalır. Şimdiye dek ortaya
atılan en makul açıklamalardan birisi, J.H. Hutton tarafından
ileri sürülmüştür. Ona göre kesin sınıflanmalarıyla Hindistan'ı istila
eden Ârîler, toplumsal tabakalaşma ilkesini getirmişlerdir. Esasen
bundan önce de toplum özel kabile gruplarına ayrılmıştı. Bu gruplar
gıda ile ilgili yasaklara tabî idiler. Bu yasakları, kendileri ve diğerleri
arasındaki toplumsal mesafeyi korumak için kabul etmişler ve takviye
etmişlerdir. Böylece, birbiriyle karışmayı reddeden tabakalaşmış
gruplar, ilkesi takviye edilmiştir ve evvela gıda ve sonradan temas
yoluyla kirlenme kuramına dayanan sihirsel ve dinsel doktrinin
yarattığı güçlü bir yaptırım vücuda getirmiştir."
"Kastın ikinci bir açıklanışı, Hint toplumunun kendine özgü yapısı
ile ilgili olan açıklamadır. Bu açıklama, Jati (Kast alt bölümü) ve
Varna (Kast) arasındaki ilişkiye dayanır. Modern kast araştırıcıları,
eski dinsel edebiyatta yorumlanan Varna sisteminin majik ve dinsel
düşüncelerle ilgili rolü üzerinde durdular. M.N. Srinivas, Karma ve
Dharma anlayışlarının kast sistemine bağlı hiyerarşi düşüncesini geniş
ölçüde güçlendirmeye büyük katkısı bulunduğunu ileri sürmektedir.
Karma, bir Hinduya, bir muayyen kast bölümünde doğmuşsa bu kastta
doğmaya layık olduğunu öğretir. Dharma ise, kastın gerektirdiği
görevleri öğretir. Kirletilme kavramı, "Kast sisteminde esastır" der,
ve kastlararası her çeşit ilişki onun hükmü altındadır. Bununla beraber
K.M. Panikkar, Jati ve Varna arasındaki ayrımdan kast sisteminin
Hint dininde bir temele dayanmadığını ileri sürmüş ve daha çok Hint
geleneksel hukukundan ve Hindistan tarihinin çoğunda görülen merkezî
siyasal otoritenin zayıflığından çıktığım kanıtlamaya çalışmıştır."
"Fakat kast sisteminin korunmasında önemli olabilecek başka faktörlere
dikkatin çekilmesine rağmen başlıca özelliği, Hinduizmin yeniden
yorumlanması için bir girişimdir. Gerçekte kastlar ve bunların
alt bölümleri, doğrudan doğruya Varna (Kast) sistemiyle ilgilidir.
Srinivas'ın işaret ettiği gibi, Varna sistemi, herhangibir bölgenin on
binlerce alt kastın yer bulabilecekleri bütün Hindistan'ı içine alan bir
çerçeve oluşturur. Aynı zamanda genel olarak kabul edilmiş değerler
ve saygınlık ölçeğini temsil eder. Panikkar'ın hukuk ve dinin etkisi arasında
yaptığı ayrım benimsenemez. Çünkü Hindu geleneksel hukukuna
dinsel düşünceler egemendir. Karma, dharma ve kirletilme kavramları
gerek dinsel gerek hukuksal düşüncede egemen bir yer almış olup,
ikisi birden kast sistemini destekleyen güçlerin kuşkusuz en büyüklerinden
birini oluşturan bir öğretidir".
"Öyleyse, kast sisteminin açıklanışmın, toplumsal tabakalaşma
hakkında bir genel teorisi, Hindu dininin kendine özgü özellikleri ve
muhtemelen Hint toplumunun coğrafî durumu ve geleneksel ekononin
korunması gibi diğer öğeleri içine aldığı sonucuna varabiliriz."
Kast düzeninde şu özellikler bulunmaktadır.20
"(1) Zorunlu saygı ve aşağı kastın yukarı kasta karşı saygıda kusur
etmesi durumunda derhal cezalandırmaya gidilmesi.
(2) Aşağı kasta doğuştan bir aşağılık niteliğinin verilmesi; böylece
aşağı kast, davranışları nasıl olursa olsun aşağıda kalmaktadır.
(3) Yukarı kast erkekleri, hem kendi kastlarından, hem de aşağı
kastlardan kadınlarla evlenebildikleri halde, aşağı kast erkekleri yukarı
kast kadınlarıyla evlenemezler.
(4) Aşağı kastın bu konumlarına karşılık sahip oldukları ileri sürülen
kazançlar, aşağı kast üyelerinden çok, yukarı kast üyelerince
ileri sürülmektedir.
(5) Geçmişin kastlar arasında bir uyum çağı olarak algılanması
ve bunun, aşağı kast insanlarının hoşnutsuzluğuna yol açan dış kışkırtmalar
sonunda bozulduğunun düşünülmesi.
(6) Aşağı kast üyelerinin, aşağı konumlarının meşruluğunu zımnen
reddetmeleri". ,
A.B.D.'deki zencilerin de bir kast düzenini oluşturdukları, kimi
sosyologlarca belirtilmektedir. Fakat buradaki zenciler Hint kast sisteminden
oldukça farklıdırlar.21 A.B.D. de kast denilebilirse sadece
beyaz ve siyahtan ibaret iki kast mevcuttur. Oysa Hindistan'da çok
kastlı bir düzen vardır. Hindistan'da aşağı kast üyeleri kast düzenini
kaldırmaktan çok, yeni bir biçimde sınırlamak istemelerine rağmen
A.B.D.'de aşağı kast, kast düzenine son vermeyi ister. Hint sisteminde
kast, dinsel bir nitelik taşır. A.B.D. de böyle bir nitelik yoktur.
Kast düzeni Hint hükümetince 1949 da biçimsel olarak kaldırıldı.
Fakat bu yasal kaldırılış büyük kentlerin dışında çok az etkisini gösterdi.
Bununla birlikte kentlerde kast sistemi ortadan kalkmaktadır.22
KAST SİSTEMİ ve EĞİTİM
Brahmanlar, sistemin en üstünde bulunan rahipleri ve öğretmenleri
oluşturmaktadırlar. Bunlar, dinsel bilgiyi öğretmekte idiler. Görevleri,
ilâhî rehberlik altında toplumsal düzeni korumaktı.23 Dinsel
eğitim yanında her kast, kendi uğraşı alanına göre eğitimini sağlamakta
idi. Bugün kentlerde tüm dinsel yasaklar kalkmıştır ve çeşitli kast
üyeleri hızla değişen sanayileşme koşullarına yavaş da olsa intibak etmektedirler.
Çeşitli kast üyeleri bugün fabrikalarda ve okullarda modern
ulaştırma sistemi sayesinde yakın fiziksel temasa kaçınılmaz olarak
sürüklenmişlerdir. Hint hükümeti bugün "Dokunulmazlara" karşın
bütün ekonomik ve eğitsel ayrımı ortadan kaldırmakta, fırsat eşitliğini
sağlamaktadır.
Yapılan birçok araştırmalar da önemli değişmeleri ortaya koymaktadır.
24
Eşit şartlarla olmamakla beraber zenginlik ve eğitim, yukarı
kastlara olduğu kadar aşağı kastların üyelerine de açılmıştır. Bununla
birlikte kast düşüncesini kentsel kesimde bile silip atmak mümkün
olamamaktadır. Bottomore yapıtında bu konuda şöyle diyor:25
"Kast düşüncesinin hüküm sürmesi hakkında bazı bilgileri K.M.
Kapadia'nin Bombay Eyaletindeki yüksek öğrenimli öğretmenler üzerinde
yaptığı bir araştırmadan elde ediyoruz. Onun araştırması, öğretmenlerin
büyük bir çoğunluğunun kastlar arası evlenmeleri -kendi
çocukları için bile- benimsediklerini göstermekle beraber kast düşüncesine
duygusal bağlılığı ve endogamiyi sürdürecek birçok öğelerin
de mevcut olduğunu gösterir. Örneğin kast içinde kasta ait örgütlerin
kurulması ve hayırseverlik amacı ile yapılan eylemler sık sık
görülür. Birçok kastlar dergiler yayınlamakta ve toplumsal törenler
düzenlemektedirler. Öğretmenlerin üçte biri kast dergisine abonedirler
ve kastın toplumsal eylemlerine katılmayı istemektedirler. Kapadia,
grubun % 42'sinin kast düşüncesine oldukça sıkı bir biçimde
bağlı oldukları sonucuna varır."
Hindistan'daki kastların eğitimle ilişkisini de ele alan Bottomore,
bu konudaki gözlem ve araştırmaları şöyle özetliyor:26
"Eski Hindistan'da, örgün öğretim, Brahmanlar tarafından sağlanırdı.
Öğrenciler beş yaşında ilk eğitime başlarlar, ilk olarak alfabe
öğrenirlerdi. İlköğretime her yaştaki çocuk devam edebilirdi. Bundan
sonra saç kesilme töreni, daha sonra da bir toplumsal hayata başlama
töreni cereyan ederdi. Bunun için de normal yaş, Brahman kastı
için 8, Kshatriya için 11 ve Waisya için ise 12 idi. Tüm eğitsel sistem,
öğrenme ya da öğretimden çok, hayata ağırlık veren bu eski öğrencilik
sistemine dayanmakta idi. Bu sistem, öğretmen ve öğrencinin aym evde
yaşadıkları ve ruhsal bağlarla bağlı oldukları sürekli kişisel ilişkiye
dayanmakta idi... Öğrenci, bu törenden sonra yeni bir hayata başlar,
burada öğretmeni tarafından yeniden yaratılır ve çift disipline
tabi tutulurdu. -Fiziiksel ve ruhsal- Bununla beraber bu eğitim sistemi,
nüfusun az bir bölümüne yayılmış olup başlıca dinsel doktrinlerin
aktarılması ile uğraşan ve geniş ölçüde laik öğretimi dışarda bırakan
bir kalıtımsal rahipler grubu tarafından yürütülürdü. Yüzyıllar
boyunca, öğrenim hazineleri ve Hindu hayatının önderleri olan
Brahmanlar, kutsal metinler üzerinde düşünerek bunları işlemeye ve
dinsel kurumlar hakkındaki araştırmalarını, tols ve Vidyalayas ve
Chatuspathis, birbirini takip eden kuşaklara vermeye devam ettiler.
Teknik beceriler esas olarak aile ve mesleksel grup yoluyla gayri resmî
ve pratik yollardan veriliyordu. Bu durum çağdaş bilim ve sanayinin
ortaya çıkmasından önce bütün toplumlarda genel olarak mevcut bir
durumdu. Fakat Hindistan'da dinsel eğitimin üstünlüğü ,Batı ya da
islâm, ya da Çin toplumlarında olduğundan daha fazla idi."
"Moğol imparatorluğunun çökmesi ile ortaya çıkan düzensizlik,
eğitim sisteminde bozulma ve daralma meydana getirdi ve sonradan
Hindistan'da kurulan ingiliz egemenliği lıernekadar eğitimsel gelişmeyi
olanaklı kıldı ise de yeni sorunlar da meydana getirdi, ingiliz
yöneticileri ilkin geleneksel Hindu okullarını desteklediler ve yeni okullar
ve kolejlerin kurulmasına yardım ettiler. Fakat 1835'de alınan bir
kararla hükümetin Hindistan'da Avrupa edebiyatı ve biliminin geliştirilmesi
ve öğreüm aracının ingilizce olması ve Eğitim Fonunun sırf
ingiliz Eğitimi için kullanılmasını gerçekleştirmesi istendi. Bu siyaset,
aralarında Raja Ram Mohan Roy gibi Hintli reformcuları ve genellikle
ticaretle uğraşan orta sınıf tarafından desteklendi. Fakat D.P.
Mukerji'nin ifade ettiği gibi bu politika, yukarı sınıfları toplumun
diğer sınıflarından daha da ayırdı. Eğitim sorumluluğunu taşıyanlar,
1854 Eğitim Kararında yineledikleri gibi, amaçları, "halkın bütün
sınıflarına Avrupaî bilgiyi yaymak" idi. Fakat aynı zamanda ay m
yöntemlerle çalışmaya devam etmeyi kastediyorlardı. Bu amaç, öğretimin
yüksek dallarında ingiliz Dili yoluyla aksettirilmelidir. Halkın
büyük kitlesinde ise o kitlenin dilleri yoluyla aksettirilmelidir."
Bundan başka uygulamadaki çaba, daha çok üst ve orta sınıfların eğitimi
üzerinde gösterildi. Yeterli bir ilk öğretim sisteminin kurulmasında
ise nisbeten az bir ilerleme kaydedildi. Böylece 1881-1882'de 5 ve
12 yaşları arasındaki 10 erkek çocuktan biri ve 250 kız çocuğundan
birinin okula devam ettiği öngörüldü. Bunların çoğu o kadar kısa bir
süre devam ediyorlardı ki okuma yazmayı sürekli bir biçimde öğrenemiyorlardı.
1939 'da nüfusun % 90'ı hâlâ eğitilmemiş durumda idi.
Kuşkusuz bu sebeple eğitim sistemi nüfusun üst sınıfları ile kitleler
arasındaki artan boşluğu korumaya ve daha da genişletmeye yaradı
ve bu ayrımı bir dil ve genel kültür ayrımı durumuna getirerek daha
da derinleştirdi."
"Hindistan'da bağımsızlığın elde edilmesinden beri eğitsel imkânların
yayılmasında hatırı sayılır bir gelişme meydana gelmiştir.
Köy okullarının ve alt tabakaları oluşturan kastların çocukları için
eğitsel imkânların gelişmesiyle eğitime girişte hatırı sayılır derecede
eşitlik sağlanmıştır. Bununla beraber hâlâ, zikre değer eşitsizlikler vardır;
Gandhi'nin fikir ve el işçiliğinin birleşmesi hakkındaki düşünceleri
içine alan temel eğitim, çocukların çoğu için sağlanmıştır. (Çoğu, eğitimin
ilk aşamasından sonrasına geçemezler). Fakat Hint toplumunun
üst sınıfları hâlâ çocuklarını İngiliz tipi gramer ve özel okullara
gönderirler".27
"...Hindistan'da İngiliz eğitim sistemi, eksikliklerine rağmen, aşağı
kastların üyeleri için yüksek eğitim fırsatlarının ilk kez gerçekleştirilmesinde
son derece iyi bir etki yapmıştır. Bilimin gelişmesi ve toplumsal
değişmenin hızlanması aynı zamanda eğitsel kurumlarda dav-,
ranış kalıplarını etkilemiş ve bunlara bazı modern toplumlarda hoşgörücü
ya da deneysel karakter vermiştir. Bu da belki, ergen ve yetişkinlerde
amaçsızlığı doğurabilir. Bir taraftan sıkı gelenekler ve davranış
ölçünleri, diğer taraftan da hoşgörüye, değişmelere karşı intibak
ve serbest araştırma ruhu arasında bir dengeye varmak güçtür. Çağdaş
eğitimin aslî işlevi olan toplumsallaştırmadaki (Başka toplumsal
etkilerin de sebep olduğu) başarısızlıkları, bütün sanayileşmiş toplumlarda
hüküm süren gençlik sorunlarında açıkça görülebilir. Hindistan
gibi henüz hızlı bir değişme dönemine girişen bir ülkenin had bir biçimde
böyle güçlüklerle karşılaşması pekâlâ mümkündür. Gerçekten,
toplumsal değerler hakkında kuşaklar arası zıtlıklar, geleneksel evlenmelere
karşı direnme, öğrenci itaatsizliği ve genel çocuk suçluluğu
gibi olaylar Hindistan'da çok belirlidir."28
"... Bugünkü Hindistan'ın eğiticilerinden birinin söylediği gibi:
"Öğretmenler geçmişte hernekadar yoksul ya da güçsüz idilerse de saygınlık
görüyorlardı. Oysaki çağdaş Hindistan'da nakdî standartlara
pek aşırı bir değer verilmektedir."29
"Hindistan'da İngiliz eğitimi lâik karakterinden dolayı sık sık
eleştirilir. Esasta dinsel olan Hint karakterine yabancı kalmakta, dinsel
ve ahlâksal öğretimin, eğitimin gerekli bir parçası olduğuna değin
mevcut inanca ters düşmekte idi. Gençlerin yaşlılığa saygınlığının
bir azalışı ya da yok olması, anababalarm çocukları ve öğretmenlerin
öğrencileri üzerindeki doğal otoritelerinin yadsınması, dinsel ve toplumsal
yaptırımların geniş ölçüde saygısızlıkla karşılanması ve ahlaksal
gevşekliğin gelişmesi gibi bütün bu olaylar bu eğitime bağlanır.
Fakat bağımsızlığın başarılmasından beri uygulama sonunda daha
başka ve çok daha genel nitelikte etkilerin de söz konusu olduğunu
göstermiştir. Hinduizm ile çağdaş bilim arasında herhangi genel bir
çatışma olmayabilir. Fakat kuşkusuz, bilime dayanan endüstriyel
bir toplumun hayat biçimi ile Hinduizm'e sıkıca bağlı geleneksel
hayat biçimi arasında bir çatışma vardır. Hindistan'daki son eğitsel
planlama gerçeklikte eğitimin lâik yönü üzerinde ve çağdaş bilgiyi
yaymakta direnmekle, ahlâk ve dinsel öğretim sorunlarını bir
tarafa bırakmakla, geniş ölçüde İngiliz sistemini örnek almıştır."30
ONUNCU BÖLÜM NOTLARI
1 Mayer, K.: Class and Society, s. 3.
2 Mayer, a.g.e., s. 4.
3 Miller, Hand-Woock, R.: Social Foundations of Urban Education, s. 64.
4 Miller and Woock, a.g.e., s. 65.
5 Bottomore, e.g.e., s. 195
5a. Tan, M.: Toplumbilime Giriş, s. 77. .
6 Robeıtson, I.: Lenski's Theoıy of Stratification, in Encyclopedia öf Sociology,
s. 157-158.
7 Robertson. a.g. madde, s. 158.
7a. Duverger, Maurice: Siyaset Sosyolojisi, s. 249-250.
7b. Duverger, Maurice: a.g.e., s. 255.
8 Bottomore, T.B.: Sociology, s. 179.
9 Tezcan, M.: Türklerle İlgili Stereotipler ve Türk Değerleri, s. 40.
10 İslam Ansiklopedisi, Abid Maddesi, I. cilt, 1950.
11 İslâm Ansiklopedisi, a.g.m.
İla. Osmanlı Toplum Yaşayışı ile ilgili belgeler bilgiler: Kölelik, Tarih ve Toplum,
sayı 1. Ocak 1984
12 Yurdaydın, H.: İslam Tarihi Dersleri, s. 64.
13 Bottomore, a.g.e., s. 181
14 Rosenberg, H.D.: Feudalism, in Encyc. of Sociology, s. 110.
15 Mayer, a.g.e., s. 17.
16 Kıray, M.: Toplum Yapısındaki Temel Değişimlerin Tarihsel Perspektifi: Bugünkü
ve Yarınki Türk Toplum Yapısı, Mimarlık Semineri.
17 Sjoberg. G.: The Preindustrial City, s. 299.
18 Sjoberg, a.g.e., s. 301.
19 Bottomore, a.g.e., s. 184.
20 Lundberg, Schrag, Larsen, a.g.e., s. 410. Türkçe çevirisi, I. cilt.
21 Lundberg ve diğerleri, a.g.e., s. 111.
22 Roberstson, lan: Indian Caste System, in Encycl. of Sociology, s. 136.
23 Maycr, a.g.e., s. 14.
24 Mayer, a.g.e., s. 16.
25 Bottomore, a.g.e., s. 186.
26 Bottomore, a.g.e., s. 246-255.
27 Bottomore, a.g.e., s. 250.
28 Bottomore, a.g.e., s. 251-252.
29 Bottomore, a.g.e., s. 253 .
30 Bottomore, a.g.e., s. 253-254
Tarih: 2016-03-02 01:56:27 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kast Sistemi Nedir
Kast biçimindeki tabakalaşma sisteminde eşitsizlik, tamamen kalıtımsaldır.
Hindistan'ın Hindu kastları, bu tabakalaşmanın tipik örneğidir.
Sistemin başlıca özelliği, belirli tabakalardaki üyeliğin bireylerin kendilerine
verilmesi ve aynı geleneksel mesleğe sahip olmalarıdır. Doğuştan
kazanılır ve değiştirilemez. Yaşamı boyunca bir kimsenin toplumsal
durumunu kimse değiştiremez. Örneğin evlenmeler, aynı kast içinde
olmalıdır. Kast sistemi, ekonomik farklılaşma ile açık bir biçimde
bağlı olunan genel bir özelliğe sahiptir.
Teorik olarak dört geleneksel Varna ya da kast vardır. Bunlar:
Brahmans (Rahipler, öğretmenler), Kshatriyas (Savaşçı ve asilzadeler),
Vaishyas (Tüccar ve zanaatkarlar) ve Sudras (Köylüler ve el işçileri)
dir.
Bunların dışında kast dışı milyonlarca dokunulmaz harijanslar
vardı. Hint kast sistemi, üç bin yıl geriye giden bir geçmişe sahiptir.
Hindu dini ile içiçe girmiş bir sistemdir. 1901 yılındaki sayımda 2000
den fazla "Jati" denen yersel olarak dağılmış kast alt bölümleri saptanmıştı.
Bu yüzden uygulamada çok karmaşık bir sistemdir. Alt bölümler
de kapalı, endogam ve doğuştan edinilmiş birimlerdi. Çocuklar
babalarının kastından başka bir kasta geçemezler.
Kast sisteminin ortaya çıkışı ile ilgili açıklamaları Bottomore şöyle
özetliyor:19
"Kastın ortaya çıkardığı sosyolojik sorun, bu kendine özgü toplumsal
tabakalaşma tipinin varlığı ve sürekliliğini açıklamaktadır.
Açıklanması iki biçimde aranabilir; ya tarihsel olaylar bakımından
ya da bugün Hint toplumunda bulunup başka yerlerde bulunmayan
bazı öge ve öğeler bakımından. Herhangibir tarihsel açıklama, bilginin
bugünkü durumunda spekülatif olmaya mahkûmdur ve değeri
yeni tarihsel araştırmalara yöneltmekten ibaret kalır. Şimdiye dek ortaya
atılan en makul açıklamalardan birisi, J.H. Hutton tarafından
ileri sürülmüştür. Ona göre kesin sınıflanmalarıyla Hindistan'ı istila
eden Ârîler, toplumsal tabakalaşma ilkesini getirmişlerdir. Esasen
bundan önce de toplum özel kabile gruplarına ayrılmıştı. Bu gruplar
gıda ile ilgili yasaklara tabî idiler. Bu yasakları, kendileri ve diğerleri
arasındaki toplumsal mesafeyi korumak için kabul etmişler ve takviye
etmişlerdir. Böylece, birbiriyle karışmayı reddeden tabakalaşmış
gruplar, ilkesi takviye edilmiştir ve evvela gıda ve sonradan temas
yoluyla kirlenme kuramına dayanan sihirsel ve dinsel doktrinin
yarattığı güçlü bir yaptırım vücuda getirmiştir."
"Kastın ikinci bir açıklanışı, Hint toplumunun kendine özgü yapısı
ile ilgili olan açıklamadır. Bu açıklama, Jati (Kast alt bölümü) ve
Varna (Kast) arasındaki ilişkiye dayanır. Modern kast araştırıcıları,
eski dinsel edebiyatta yorumlanan Varna sisteminin majik ve dinsel
düşüncelerle ilgili rolü üzerinde durdular. M.N. Srinivas, Karma ve
Dharma anlayışlarının kast sistemine bağlı hiyerarşi düşüncesini geniş
ölçüde güçlendirmeye büyük katkısı bulunduğunu ileri sürmektedir.
Karma, bir Hinduya, bir muayyen kast bölümünde doğmuşsa bu kastta
doğmaya layık olduğunu öğretir. Dharma ise, kastın gerektirdiği
görevleri öğretir. Kirletilme kavramı, "Kast sisteminde esastır" der,
ve kastlararası her çeşit ilişki onun hükmü altındadır. Bununla beraber
K.M. Panikkar, Jati ve Varna arasındaki ayrımdan kast sisteminin
Hint dininde bir temele dayanmadığını ileri sürmüş ve daha çok Hint
geleneksel hukukundan ve Hindistan tarihinin çoğunda görülen merkezî
siyasal otoritenin zayıflığından çıktığım kanıtlamaya çalışmıştır."
"Fakat kast sisteminin korunmasında önemli olabilecek başka faktörlere
dikkatin çekilmesine rağmen başlıca özelliği, Hinduizmin yeniden
yorumlanması için bir girişimdir. Gerçekte kastlar ve bunların
alt bölümleri, doğrudan doğruya Varna (Kast) sistemiyle ilgilidir.
Srinivas'ın işaret ettiği gibi, Varna sistemi, herhangibir bölgenin on
binlerce alt kastın yer bulabilecekleri bütün Hindistan'ı içine alan bir
çerçeve oluşturur. Aynı zamanda genel olarak kabul edilmiş değerler
ve saygınlık ölçeğini temsil eder. Panikkar'ın hukuk ve dinin etkisi arasında
yaptığı ayrım benimsenemez. Çünkü Hindu geleneksel hukukuna
dinsel düşünceler egemendir. Karma, dharma ve kirletilme kavramları
gerek dinsel gerek hukuksal düşüncede egemen bir yer almış olup,
ikisi birden kast sistemini destekleyen güçlerin kuşkusuz en büyüklerinden
birini oluşturan bir öğretidir".
"Öyleyse, kast sisteminin açıklanışmın, toplumsal tabakalaşma
hakkında bir genel teorisi, Hindu dininin kendine özgü özellikleri ve
muhtemelen Hint toplumunun coğrafî durumu ve geleneksel ekononin
korunması gibi diğer öğeleri içine aldığı sonucuna varabiliriz."
Kast düzeninde şu özellikler bulunmaktadır.20
"(1) Zorunlu saygı ve aşağı kastın yukarı kasta karşı saygıda kusur
etmesi durumunda derhal cezalandırmaya gidilmesi.
(2) Aşağı kasta doğuştan bir aşağılık niteliğinin verilmesi; böylece
aşağı kast, davranışları nasıl olursa olsun aşağıda kalmaktadır.
(3) Yukarı kast erkekleri, hem kendi kastlarından, hem de aşağı
kastlardan kadınlarla evlenebildikleri halde, aşağı kast erkekleri yukarı
kast kadınlarıyla evlenemezler.
(4) Aşağı kastın bu konumlarına karşılık sahip oldukları ileri sürülen
kazançlar, aşağı kast üyelerinden çok, yukarı kast üyelerince
ileri sürülmektedir.
(5) Geçmişin kastlar arasında bir uyum çağı olarak algılanması
ve bunun, aşağı kast insanlarının hoşnutsuzluğuna yol açan dış kışkırtmalar
sonunda bozulduğunun düşünülmesi.
(6) Aşağı kast üyelerinin, aşağı konumlarının meşruluğunu zımnen
reddetmeleri". ,
A.B.D.'deki zencilerin de bir kast düzenini oluşturdukları, kimi
sosyologlarca belirtilmektedir. Fakat buradaki zenciler Hint kast sisteminden
oldukça farklıdırlar.21 A.B.D. de kast denilebilirse sadece
beyaz ve siyahtan ibaret iki kast mevcuttur. Oysa Hindistan'da çok
kastlı bir düzen vardır. Hindistan'da aşağı kast üyeleri kast düzenini
kaldırmaktan çok, yeni bir biçimde sınırlamak istemelerine rağmen
A.B.D.'de aşağı kast, kast düzenine son vermeyi ister. Hint sisteminde
kast, dinsel bir nitelik taşır. A.B.D. de böyle bir nitelik yoktur.
Kast düzeni Hint hükümetince 1949 da biçimsel olarak kaldırıldı.
Fakat bu yasal kaldırılış büyük kentlerin dışında çok az etkisini gösterdi.
Bununla birlikte kentlerde kast sistemi ortadan kalkmaktadır.22
KAST SİSTEMİ ve EĞİTİM
Brahmanlar, sistemin en üstünde bulunan rahipleri ve öğretmenleri
oluşturmaktadırlar. Bunlar, dinsel bilgiyi öğretmekte idiler. Görevleri,
ilâhî rehberlik altında toplumsal düzeni korumaktı.23 Dinsel
eğitim yanında her kast, kendi uğraşı alanına göre eğitimini sağlamakta
idi. Bugün kentlerde tüm dinsel yasaklar kalkmıştır ve çeşitli kast
üyeleri hızla değişen sanayileşme koşullarına yavaş da olsa intibak etmektedirler.
Çeşitli kast üyeleri bugün fabrikalarda ve okullarda modern
ulaştırma sistemi sayesinde yakın fiziksel temasa kaçınılmaz olarak
sürüklenmişlerdir. Hint hükümeti bugün "Dokunulmazlara" karşın
bütün ekonomik ve eğitsel ayrımı ortadan kaldırmakta, fırsat eşitliğini
sağlamaktadır.
Yapılan birçok araştırmalar da önemli değişmeleri ortaya koymaktadır.
24
Eşit şartlarla olmamakla beraber zenginlik ve eğitim, yukarı
kastlara olduğu kadar aşağı kastların üyelerine de açılmıştır. Bununla
birlikte kast düşüncesini kentsel kesimde bile silip atmak mümkün
olamamaktadır. Bottomore yapıtında bu konuda şöyle diyor:25
"Kast düşüncesinin hüküm sürmesi hakkında bazı bilgileri K.M.
Kapadia'nin Bombay Eyaletindeki yüksek öğrenimli öğretmenler üzerinde
yaptığı bir araştırmadan elde ediyoruz. Onun araştırması, öğretmenlerin
büyük bir çoğunluğunun kastlar arası evlenmeleri -kendi
çocukları için bile- benimsediklerini göstermekle beraber kast düşüncesine
duygusal bağlılığı ve endogamiyi sürdürecek birçok öğelerin
de mevcut olduğunu gösterir. Örneğin kast içinde kasta ait örgütlerin
kurulması ve hayırseverlik amacı ile yapılan eylemler sık sık
görülür. Birçok kastlar dergiler yayınlamakta ve toplumsal törenler
düzenlemektedirler. Öğretmenlerin üçte biri kast dergisine abonedirler
ve kastın toplumsal eylemlerine katılmayı istemektedirler. Kapadia,
grubun % 42'sinin kast düşüncesine oldukça sıkı bir biçimde
bağlı oldukları sonucuna varır."
Hindistan'daki kastların eğitimle ilişkisini de ele alan Bottomore,
bu konudaki gözlem ve araştırmaları şöyle özetliyor:26
"Eski Hindistan'da, örgün öğretim, Brahmanlar tarafından sağlanırdı.
Öğrenciler beş yaşında ilk eğitime başlarlar, ilk olarak alfabe
öğrenirlerdi. İlköğretime her yaştaki çocuk devam edebilirdi. Bundan
sonra saç kesilme töreni, daha sonra da bir toplumsal hayata başlama
töreni cereyan ederdi. Bunun için de normal yaş, Brahman kastı
için 8, Kshatriya için 11 ve Waisya için ise 12 idi. Tüm eğitsel sistem,
öğrenme ya da öğretimden çok, hayata ağırlık veren bu eski öğrencilik
sistemine dayanmakta idi. Bu sistem, öğretmen ve öğrencinin aym evde
yaşadıkları ve ruhsal bağlarla bağlı oldukları sürekli kişisel ilişkiye
dayanmakta idi... Öğrenci, bu törenden sonra yeni bir hayata başlar,
burada öğretmeni tarafından yeniden yaratılır ve çift disipline
tabi tutulurdu. -Fiziiksel ve ruhsal- Bununla beraber bu eğitim sistemi,
nüfusun az bir bölümüne yayılmış olup başlıca dinsel doktrinlerin
aktarılması ile uğraşan ve geniş ölçüde laik öğretimi dışarda bırakan
bir kalıtımsal rahipler grubu tarafından yürütülürdü. Yüzyıllar
boyunca, öğrenim hazineleri ve Hindu hayatının önderleri olan
Brahmanlar, kutsal metinler üzerinde düşünerek bunları işlemeye ve
dinsel kurumlar hakkındaki araştırmalarını, tols ve Vidyalayas ve
Chatuspathis, birbirini takip eden kuşaklara vermeye devam ettiler.
Teknik beceriler esas olarak aile ve mesleksel grup yoluyla gayri resmî
ve pratik yollardan veriliyordu. Bu durum çağdaş bilim ve sanayinin
ortaya çıkmasından önce bütün toplumlarda genel olarak mevcut bir
durumdu. Fakat Hindistan'da dinsel eğitimin üstünlüğü ,Batı ya da
islâm, ya da Çin toplumlarında olduğundan daha fazla idi."
"Moğol imparatorluğunun çökmesi ile ortaya çıkan düzensizlik,
eğitim sisteminde bozulma ve daralma meydana getirdi ve sonradan
Hindistan'da kurulan ingiliz egemenliği lıernekadar eğitimsel gelişmeyi
olanaklı kıldı ise de yeni sorunlar da meydana getirdi, ingiliz
yöneticileri ilkin geleneksel Hindu okullarını desteklediler ve yeni okullar
ve kolejlerin kurulmasına yardım ettiler. Fakat 1835'de alınan bir
kararla hükümetin Hindistan'da Avrupa edebiyatı ve biliminin geliştirilmesi
ve öğreüm aracının ingilizce olması ve Eğitim Fonunun sırf
ingiliz Eğitimi için kullanılmasını gerçekleştirmesi istendi. Bu siyaset,
aralarında Raja Ram Mohan Roy gibi Hintli reformcuları ve genellikle
ticaretle uğraşan orta sınıf tarafından desteklendi. Fakat D.P.
Mukerji'nin ifade ettiği gibi bu politika, yukarı sınıfları toplumun
diğer sınıflarından daha da ayırdı. Eğitim sorumluluğunu taşıyanlar,
1854 Eğitim Kararında yineledikleri gibi, amaçları, "halkın bütün
sınıflarına Avrupaî bilgiyi yaymak" idi. Fakat aynı zamanda ay m
yöntemlerle çalışmaya devam etmeyi kastediyorlardı. Bu amaç, öğretimin
yüksek dallarında ingiliz Dili yoluyla aksettirilmelidir. Halkın
büyük kitlesinde ise o kitlenin dilleri yoluyla aksettirilmelidir."
Bundan başka uygulamadaki çaba, daha çok üst ve orta sınıfların eğitimi
üzerinde gösterildi. Yeterli bir ilk öğretim sisteminin kurulmasında
ise nisbeten az bir ilerleme kaydedildi. Böylece 1881-1882'de 5 ve
12 yaşları arasındaki 10 erkek çocuktan biri ve 250 kız çocuğundan
birinin okula devam ettiği öngörüldü. Bunların çoğu o kadar kısa bir
süre devam ediyorlardı ki okuma yazmayı sürekli bir biçimde öğrenemiyorlardı.
1939 'da nüfusun % 90'ı hâlâ eğitilmemiş durumda idi.
Kuşkusuz bu sebeple eğitim sistemi nüfusun üst sınıfları ile kitleler
arasındaki artan boşluğu korumaya ve daha da genişletmeye yaradı
ve bu ayrımı bir dil ve genel kültür ayrımı durumuna getirerek daha
da derinleştirdi."
"Hindistan'da bağımsızlığın elde edilmesinden beri eğitsel imkânların
yayılmasında hatırı sayılır bir gelişme meydana gelmiştir.
Köy okullarının ve alt tabakaları oluşturan kastların çocukları için
eğitsel imkânların gelişmesiyle eğitime girişte hatırı sayılır derecede
eşitlik sağlanmıştır. Bununla beraber hâlâ, zikre değer eşitsizlikler vardır;
Gandhi'nin fikir ve el işçiliğinin birleşmesi hakkındaki düşünceleri
içine alan temel eğitim, çocukların çoğu için sağlanmıştır. (Çoğu, eğitimin
ilk aşamasından sonrasına geçemezler). Fakat Hint toplumunun
üst sınıfları hâlâ çocuklarını İngiliz tipi gramer ve özel okullara
gönderirler".27
"...Hindistan'da İngiliz eğitim sistemi, eksikliklerine rağmen, aşağı
kastların üyeleri için yüksek eğitim fırsatlarının ilk kez gerçekleştirilmesinde
son derece iyi bir etki yapmıştır. Bilimin gelişmesi ve toplumsal
değişmenin hızlanması aynı zamanda eğitsel kurumlarda dav-,
ranış kalıplarını etkilemiş ve bunlara bazı modern toplumlarda hoşgörücü
ya da deneysel karakter vermiştir. Bu da belki, ergen ve yetişkinlerde
amaçsızlığı doğurabilir. Bir taraftan sıkı gelenekler ve davranış
ölçünleri, diğer taraftan da hoşgörüye, değişmelere karşı intibak
ve serbest araştırma ruhu arasında bir dengeye varmak güçtür. Çağdaş
eğitimin aslî işlevi olan toplumsallaştırmadaki (Başka toplumsal
etkilerin de sebep olduğu) başarısızlıkları, bütün sanayileşmiş toplumlarda
hüküm süren gençlik sorunlarında açıkça görülebilir. Hindistan
gibi henüz hızlı bir değişme dönemine girişen bir ülkenin had bir biçimde
böyle güçlüklerle karşılaşması pekâlâ mümkündür. Gerçekten,
toplumsal değerler hakkında kuşaklar arası zıtlıklar, geleneksel evlenmelere
karşı direnme, öğrenci itaatsizliği ve genel çocuk suçluluğu
gibi olaylar Hindistan'da çok belirlidir."28
"... Bugünkü Hindistan'ın eğiticilerinden birinin söylediği gibi:
"Öğretmenler geçmişte hernekadar yoksul ya da güçsüz idilerse de saygınlık
görüyorlardı. Oysaki çağdaş Hindistan'da nakdî standartlara
pek aşırı bir değer verilmektedir."29
"Hindistan'da İngiliz eğitimi lâik karakterinden dolayı sık sık
eleştirilir. Esasta dinsel olan Hint karakterine yabancı kalmakta, dinsel
ve ahlâksal öğretimin, eğitimin gerekli bir parçası olduğuna değin
mevcut inanca ters düşmekte idi. Gençlerin yaşlılığa saygınlığının
bir azalışı ya da yok olması, anababalarm çocukları ve öğretmenlerin
öğrencileri üzerindeki doğal otoritelerinin yadsınması, dinsel ve toplumsal
yaptırımların geniş ölçüde saygısızlıkla karşılanması ve ahlaksal
gevşekliğin gelişmesi gibi bütün bu olaylar bu eğitime bağlanır.
Fakat bağımsızlığın başarılmasından beri uygulama sonunda daha
başka ve çok daha genel nitelikte etkilerin de söz konusu olduğunu
göstermiştir. Hinduizm ile çağdaş bilim arasında herhangi genel bir
çatışma olmayabilir. Fakat kuşkusuz, bilime dayanan endüstriyel
bir toplumun hayat biçimi ile Hinduizm'e sıkıca bağlı geleneksel
hayat biçimi arasında bir çatışma vardır. Hindistan'daki son eğitsel
planlama gerçeklikte eğitimin lâik yönü üzerinde ve çağdaş bilgiyi
yaymakta direnmekle, ahlâk ve dinsel öğretim sorunlarını bir
tarafa bırakmakla, geniş ölçüde İngiliz sistemini örnek almıştır."30
ONUNCU BÖLÜM NOTLARI
1 Mayer, K.: Class and Society, s. 3.
2 Mayer, a.g.e., s. 4.
3 Miller, Hand-Woock, R.: Social Foundations of Urban Education, s. 64.
4 Miller and Woock, a.g.e., s. 65.
5 Bottomore, e.g.e., s. 195
5a. Tan, M.: Toplumbilime Giriş, s. 77. .
6 Robeıtson, I.: Lenski's Theoıy of Stratification, in Encyclopedia öf Sociology,
s. 157-158.
7 Robertson. a.g. madde, s. 158.
7a. Duverger, Maurice: Siyaset Sosyolojisi, s. 249-250.
7b. Duverger, Maurice: a.g.e., s. 255.
8 Bottomore, T.B.: Sociology, s. 179.
9 Tezcan, M.: Türklerle İlgili Stereotipler ve Türk Değerleri, s. 40.
10 İslam Ansiklopedisi, Abid Maddesi, I. cilt, 1950.
11 İslâm Ansiklopedisi, a.g.m.
İla. Osmanlı Toplum Yaşayışı ile ilgili belgeler bilgiler: Kölelik, Tarih ve Toplum,
sayı 1. Ocak 1984
12 Yurdaydın, H.: İslam Tarihi Dersleri, s. 64.
13 Bottomore, a.g.e., s. 181
14 Rosenberg, H.D.: Feudalism, in Encyc. of Sociology, s. 110.
15 Mayer, a.g.e., s. 17.
16 Kıray, M.: Toplum Yapısındaki Temel Değişimlerin Tarihsel Perspektifi: Bugünkü
ve Yarınki Türk Toplum Yapısı, Mimarlık Semineri.
17 Sjoberg. G.: The Preindustrial City, s. 299.
18 Sjoberg, a.g.e., s. 301.
19 Bottomore, a.g.e., s. 184.
20 Lundberg, Schrag, Larsen, a.g.e., s. 410. Türkçe çevirisi, I. cilt.
21 Lundberg ve diğerleri, a.g.e., s. 111.
22 Roberstson, lan: Indian Caste System, in Encycl. of Sociology, s. 136.
23 Maycr, a.g.e., s. 14.
24 Mayer, a.g.e., s. 16.
25 Bottomore, a.g.e., s. 186.
26 Bottomore, a.g.e., s. 246-255.
27 Bottomore, a.g.e., s. 250.
28 Bottomore, a.g.e., s. 251-252.
29 Bottomore, a.g.e., s. 253 .
30 Bottomore, a.g.e., s. 253-254
Tarih: 2016-03-02 01:56:27 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx